İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

NAZIM HİKMET RAN’IN VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILMASI HAKKINDA DANIŞTAY KARARI

DANIŞTAY
10. Daire 2006/5858 E.N , 2008/1450 K.N.

İlgili Kavramlar

VATANDAŞLIKTAN ÇIKARMA
NÜFUS VATANDAŞLIK İŞLERİ

Özet
ŞAİR NAZIM HİKMET RAN’IN TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLIĞINDAN ÇIKARILMASINA İLİŞKİN BAKANLAR KURULU KARARININ, MERNİS PROJESİ KAPSAMINDA VGF90 NO’LU FORM DÜZENLENEREK NÜFUS KÜTÜĞÜNE TESCİLİNE İLİŞKİN İŞLEMDE, MEVZUATA AYKIRILIK BULUNMADIĞI HAKKINDA.

İçtihat Metni

Şair Nâzım Hikmet Ran’ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin 25.7.1951 tarih ve 3/13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının geçersiz kaldığı ve uygulanamayacağı hususunun tesbiti ile 8.3.2002 tarihii VGF 90 no’lu form düzenleterek ve düzenleyerek vatandaşlıktan ıskat’ın nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin; davalı İdarenin kendisini Bakanlar Kurulu yerine koyduğu, Nâzım Hikmet’in vatandaşlıktan Iskat’ı yolunda verilen kararın kütüğe tescil edilmediği, ayrıca yeniden vatandaşlığa alınması yolunda bir tasarı hazırlandığı, 51 yıl sonra kararın uygulamaya konulmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu iddialarıyla iptali istenilmektedir.

Başbakanlık Savunmasının Özeti : Vatandaşlığı kaybettirme kararının şahsi olduğu, dava açma hakkının esas hak sahibine ait olduğu, davacının dava açmasının mümkün bulunmadığı, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği davanın süresinde açılmadığı ve idari yargıda incelenecek bir dava olmadığı, esas yönünden, İçişleri Bakanlığının, Bakanlar Kurulu Kararı gereği Iskat kararının aile kütüğüne işlenmesini sağladığı, yürütme görevinin kanunlarla gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirildiği ve takdir yetkisini ortadan kaldıracak nitelikte karar verilemeyeceği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

İçişleri Bakanlığı Savunmasının Özeti : Türk Vatandaşlığı Kanununun 34. maddesinde düzenlenen kaybettirme ve çıkarma kararlarının şahsi olduğu, ilgili şahıs dışında üçüncü şahıslarca bu konuda dava açılmasının mümkün olmadığı, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği, Bakanlar Kurulunca 25.7.1951 tarihinde verilen Bakanlar Kurulu Kararının gereğinin yerine getirildiği belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Elmas Mucukgil

Düşüncesi : Şair Nâzım Hikmet Ran’ın T.C.Vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin 25.7.1951 tarih ve 3/13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının geçersiz kaldığı ve uygulanamayacağı hususunun tesbiti ile 8.3.2002 tarihli VGF 90 no’lu form düzenleterek ve düzenleyerek vatandaşlıktan Iskat’ın nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen Dairemiz kararı İdari Dava Daireleri Kurulunca temyiz incelemesi üzerine bozulduğundan, esasa yönelik olarak yapılan incelemede; Şair Nâzım Hikmet Ran’ın T.C.vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin 25.7.1951 tarih ve 3/13401 sayılı Bakanlar Kurulunca alınan kararın, yetkili makam tarafından alınmış halen geçerli bir karar olduğu kuşkusuzdur.

1587 sayılı Yasa ve 5490 sayılı Yasa ile nüfus hizmetlerini yürütmekle görevlendirilen davalı Bakanlığın, alınmış olan bu Kararı, mernis projesi kapsamında her vatandaşa bir kimlik numarası verilmesi çalışmaları sırasında açık olan kayıtların kapatılması gereği işlemekle yükümlü ve bağlı yetki içerisinde bulunduğu açıktır.

Bu itibarla şair Nâzım Hikmet Ran’ın Türk vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararını nüfus kütüğüne işlememek konusunda bir takdir yetkisinden söz edilemeyeceğinden, davalı Bakanlık tarafından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Belirtilen nedenle, davanın reddedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Gül Filiz Ercan Aslantaş

Düşüncesi : Dava, Şair Nazım Hikmet Ran’ın T.C. Vatandaşlığından ıskat’ına ilişkin 25.7.1951 günlü, 3/13401 sayılı Bakanlar kurulu Kararının geçersiz kaldığı ve uygulanamayacağı hususunun tespiti ile nüfus kaydında 8.3.2002 günlü, VGF 90 nolu form düzenleterek ve düzenleyerek vatandaşlıktan ıskat’ın nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 44. maddesinde “Bu kanuna göre alınan kararlarda maddi bir hata bulunduğu sonradan anlaşılırsa bu kararı veren makam düzeltme veya değiştirme kararı alabilir.” hükmü yer almakta olup anılan Kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 57. maddesi hükmünde, bu tür kararların “vatandaşlığın kazanılması, kaybettirilmesi, iptal ve çıkarma gibi” kararları ifade ettiği açıklanmıştır.

Söz konusu Kanun maddesinde öngörülen tasarrufun konusunu, önceki bir tasarrufta yer alan “maddi hata”nın ortadan kaldırılması oluşturduğuna göre Türk Vatandaşlığı Kanunu’na göre Vatandaşlığın kaybettirilmesi yolunda alınan Bakanlar kurulu kararında, vatandaşlığı kaybettirilen kişinin adı, soyadı, uyruğu, doğum tarihi hakkındaki yanlışlıkların, daha sonra yine Bakanlar kurulu tarafından alınacak bir “düzeltme veya değiştirme karan” ile giderilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Türk Medeni Kanunu’nun 39. maddesinde “Mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamaz.” hükmü, Nüfus Kanununun 11. maddesinde de “Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamı ve taşıdığı bilgileri değiştirecek ilave ve şerhler yapılamaz; ancak olayların aile kütüklerine işlenmesi sırasında nüfus memurlarının yaptıkları maddi hatalar, dayanağı belgelere uygun olarak düzeltilir. Ve başmemurla nüfus memuru tarafından onama şerhi verilerek imzalanır.” hükmü yer almaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda, şair Nazım Hikmet Ran’ın 25.7.1951 tarih ve 3/3401 sayılı Bakanlar kurulu kararıyla 1312 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca Türk Vatandaşlığından ıskatına karar verildiği ancak anılan kararın nüfus kayıtlarına tescil edilmediğinin anlaşılması üzerine İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce Vatandaşlıktan ıskata ilişkin 8.3.2002 tarihli VGF 90 nolu form düzenlenmek suretiyle Kadıköy Nüfus Müdürlüğüne talimat verilerek Türk Vatandaşlığından ıskat edilen Mehmet Nazım Ran (Nazım Hikmet) ‘in ıskat kararının aile kütüğünün bulunduğu İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, Feneryolu Mahallesi, Cilt:9, Kütük Sıra No:657, BSN: 3’.e tescil işleminin yapılmasının sağlandığı, söz konusu talimatta ayrıca Bakanlar Kurulu’nun 25.9.1951 tarih ve 3/13401 sayılı kararıyla Türk Vatandaşlığından ıskat edilen Nazım Hikmet Ran ile nüfus kayıtlarındaki Mehmet Nazım Ran’ın aynı kişi olduğu ve bu durumun Asliye Hukuk Mahkemesinin E: 1977/240, K: 1978/23 sayılı kesinleşmiş yargı kararıyla da belirlenmiş olmasına rağmen karar gereğinin bu güne kadar yerine getirilmediğinden söz edildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar Türk ve 20. yüzyıl dünya edebiyatının en büyük şairlerinden olup, doğumunun 100. yılı anısına 2002 yılı milletlerarası bir kurum olan Unesco tarafından Nazım Hikmet Yılı olarak ilan edilen ve Nazım Hikmet Ran olarak bilinen şairin Kadıköy ilçesi nüfusuna kayıtlı Mehmet Nazım Ran olduğu hususu tereddüte yer bırakmayacak şekilde açık ise de Vatandaşlık Kanununa göre alınan kararlarda yer alan maddi hataların yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca ancak bu kararı veren makam tarafından düzeltilebilmesi veya değiştirilmesi olanaklıdır.

Bu itibarla, 1951 yılında Bakanlar kurulunca alınan kararla Türk Vatandaşlığından ıskat edilen “Nazım Hikmet Ran” isimli şahsın Bakanlar Kurulu kararında adı ve soyadından başka her hangi bir nüfus bilgisinin yer almaması, gerçekte vatandaşlıktan çıkartılmak istenen kişinin (şairin) gerçek adının ise “Mehmet Nazım Ran” olması ve nüfus Kütüğüne de bu şekilde kayıtlı olması karşısında ortada “Mehmet Nazım Ran” adına Türk Vatandaşlığından ıskat yolunda alınmış geçerli bir Bakanlar kurulu Kararı bulunmadığından 25.7.1951 tarihli, 3/13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının bu haliyle uygulanabilirliğinden söz etmeye olanak bulunmadığı gibi söz konusu karardaki isme yönelik maddi hatanın da düzeltilebilmesi veya değiştirilebilmesi ancak Bakanlar kurulunca alınacak yeni bir kararla olanaklı olduğundan, bu yol izlenmeksizin yetkisiz makam tarafından anılan karar dayanak gösterilerek “Türk Vatandaşlığından Iskat” formu düzenlenip nüfus kütüğüne tescil yolunda tesis edilen işlemde de hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, uygulanma kabiliyeti bulunmayan Bakanlar Kurulu Kararına dayanılarak tesis edilen vatandaşlıktan ıskat’ın nüfus kütüğüne tesciline ilişkin dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü.

Dava, şair Nâzım Hikmet Ran’ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin 25.7.1951 tarih ve 3/13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının geçersiz kaldığı ve uygulanamayacağı hususunun tesbiti ile 8.3.2002 tarihli VGF 90 no’lu form düzenleterek ve düzenleyerek vatandaşlıktan ıskat’ın nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Dairemizin, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin 29.1.2003 tarih ve E:2002/2371, K:2003/302 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 6.10.2005 tarih ve E:2004/3, K:2005/2371 sayılı kararıyla; Nazım Hikmet Ran’ın Türk dünyasının ve 20. yüzyıl dünya edebiyatının en büyük şairlerinden olduğu; Unesco’nun, şairin 100. doğum yılı anısına 2002 yılı Nazım Hikmet Yılı ilan etmesinin bu gerçeği onayladığı; Nazım Hikmet’in Türk ve Doğu halklarının şiirini büyük ölçüde etkilemiş olması itibariyle, hakkındaki vatandaşlıktan ıskat kararının nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan bu davada davacının, bir vatandaş olarak güncel ve kişisel menfaati bulunduğu gerekçesiyle bozulması üzerine, dosya yeniden incelendi; davalı Başbakanlığın, davanın süresinde açılmadığı iddiası yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.

Mülga 1312 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun, vatandaşlıktan ıskat sebeplerinin düzenlendiği 10. maddesinde, “Ecnebi bir Devletin askerlikten gayri bir hizmetini deruhte etmiş olanlardan, kabul ettiği hizmetin tâyin olunacak müddet zarfında terki için Türkiye’de bulundukları mahal hükümetleri ve ecnebi memleketinde Türk elçilik veya şehbenderhaneleri vasıtasıyle verilecek emre imtisal etmiyen veya Türkiye ile muharip olan bir Devletin hizmetinde bilâ mezuniyet devam eden Türkler Vatandaşlıktan iskat olunabilirler.

Türkiye’nin seferberlik ilân ettiği zamanda mecburi askerlik hizmetlerini ifa için vesaiti lâzime ile vâki olacak resmi davete bilâ mazeret icabet eylemeyenlerden ve mürettep kıtalarına şevkleri esnasında veya bir kıtaya iltihaktan sonra firarla kanuni mehil zarfında avdet etmiyenlerden memaliki ecnebiyeye kaçtıkları anlaşılıp da hilafını ispat edemeyen ve mezuniyet ve tebdili hava veya memuriyet suretiyle Türkiye haricine azimet ettikleri halde müddet hitamında bilâ mazeret avdet etmiyerek firari hükmünde kalan rütbei askeriye ashabiyle mensubin ve mükellefin-i askeriyeyi veyahut ecnebi bir memlekette mukim oldukları halde beş seneden fazla bir müddet Türk şehbenderhanelerinde kendilerini tescil ettirmemiş olan Türkleri hükümet isterse vatandaşlıktan ıskat eder.” hükmüne yer verilmiştir.

15.8.1951 tarih ve 7885 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.7.1951 tarih ve 13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında; “Pasaportsuz olarak İstanbul’dan Romanya’ya kaçan ve oradan da Moskova’ya giderek hava alanında memleketi aleyhinde beyanatta bulunduğu ve mütaakiben radyo yayınlarında Türkiye’nin Hükümet şekli ve Hükümeti idare edenler aleyhinde geniş propaganda kampanyasına girişerek, komünizmi yaymak maksadını güden neşriyatiyle Sovyet Hükümetinin verdiği hizmeti ifa etmekte olan mâruf komünist Nâzım Hikmet Ran’ın kendisine bu hizmeti terketmesi hususunda yapılacak tebligatın da bir fayda vermiyeceği mülahaza edildiğinden, Türk vatandaşlığından çıkarılması; İçişleri Bakanlığının 25.7.1951 tarihli ve 40945 sayılı yazısı üzerine, 1312 sayılı Kanununun 10 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulunca 25.7.1951 tarihinde kararlaştırılmıştır.” şeklinde karara bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davanın, şair Nâzım Hikmet Ran’ın vatandaşlıktan çıkarılmasına ilişkin 25.7.1951 tarih ve 13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle açılmadığı, bu kararın mernis projesi kapsamında nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadr.

Uyuşmazlığa bu çerçevede bakıldığında, halen geçerli, nüfusa tescili için bir süre öngörülmeyen şair Nâzım Hikmet Ran’ın vatandaşlıktan ıskatına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ilgili mevzuat çerçevesinde takdir yetkisi kullanılarak alınmış olup, Bakanlar Kurulunca kullanılan bu yetkinin mutlak olmadığı, kamu yararı ile sınırlı bulunduğu ve mevzuat ile öngörülen sınırlar içinde kullanılıp kullanılmadığı hususunun ise yargı denetimine tabi olduğu tartışmasızdır. Ancak bu hukuki denetimin Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan bir davada yapılması olanaklıdır. 25.7.1951 tarihli ve 13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının bu davaya konu edilmemesinin yanısıra, yok hükmünde sayılmasına da hukuken olanak bulunmadığı gibi, yargılama usulü hükümleri karşısında, anılan Bakanlar Kurulu Kararının hukuka aykırılığının bu davada tespitine de olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, Bakanlar Kurulu Kararının, nüfus kaydına işlenip işlenemeyeceğinin, bir başka deyişle Şair Nâzım Hikmet Ran’ın vatandaşlıktan çıkarılmasına yönelik Bakaniar Kurulu Kararını nüfus kaydına işlemenin, idare açısından bir zorunluluk olup olmadığının, davalı Bakanlığa tanınan yasal yetkinin değerlendirilmesi suretiyle ortaya konulması gerekmektedir.

Dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 1587 sayılı Nüfus Kanununun 1. maddesinde, nüfus işlerinin, İçişleri Bakanlığına bağlı bir Genel Müdürlük tarafından yürütüleceği belirtilmiş, Genel Müdürlüğün Merkez teşkilatı içerisinde yer verilen Vatandaşlık Şubesince; Vatandaşlık Kanununun uygulanması, vatandaşlığa alınma, çıkma, kayıp ve çıkarılma işlemleriyle, göçmen ve mültecilerin tescil işleri, anlaşma ve protokollere uygun vatandaşlık tetkik ve tasdiki; vatandaşlık konuları ile ilgili bütün işlerin görüleceği ve anlaşmazlıklarını mevzuat dairesinde, çözüleceği öngörülmüştür.

Aynı Yasanın 13. maddesinde, aile kütükleriyle dayanaklarının, resmi belgelerden olduğu, bunlardan çıkarılan örnekler ve bunlara dayanılarak tespit edilmiş olan olayların birer hukuki işlem olup, aksi sabit oluncaya kadar itibarda olduğu hükme bağlanmış, 43. maddesinde de, Nüfus kütüklerinin; ilçe ve aile esasına göre tutulan, kişilerin hak ve yükümlülüklerinin, doğumuna esas olmak üzere kimliklerinin, aile bağlarının, vatandaşlık durumlarının ve şahsi hallerinin belirlenmesi amacıyla istatistik verilerinin işlendiği defter veya bilgisayar ortamında tutulan resmi belgeler olduğu düzenlenmiştir.

1587 sayılı Yasayı yürürlükten kaldıran 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda da aynı doğrultuda yapılan düzenlemelerle, davalı Bakanlık yasa hükümlerini yürütmekle görevli ve yetkili kılınmıştır.

Yukarıda anılan Yasa hükümleriyle, kişinin doğumundan ölümüne kadar kişisel ve medenî durumuna, uyrukluğuna ve bunlarda meydana gelebilecek değişikliklere ait doğal ve hukukî olayların belirlenip saptanması, bu amaçla düzenlenmiş kütüklere yazılması, elektronik ortamda ulusal adres veri tabanının doğru ve geçerli bilgilerle oluşturulması ve saklanması, nüfus kayıtları ile adres bilgilerinin ilişkilendirilmesini sağlamak, tescilini yapmak konusunda görev verilen ve bağlı yetki içerisinde bulunan davalı Bakanlığa, Bakanlar Kurulunca alınan kararı nüfus kütüğüne işleyip işlememek konusunda bir takdir yetkisi tanınmamıştır.

Bu itibarla vatandaşlıktan çıkarma konusunda yetkili olan makam tarafından alınan ve halen geçerli olan bir kararın nüfus kütüğüne işlenmesi yolundaki yasal yükümlülük gereği tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.

Ayrıca, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre Bakanlar Kurulu Kararında yer verilen “Nâzım Hikmet Ran” ile dava konusu işlemde tescilin yapılacağı nüfus kaydında yer alan “Mehmet Nazım Ran” adlı kişinin aynı kişi olduğunda duraksama bulunmamakta, taraflarca da aksine bir iddia ileri sürülmemektedir.

Öte yandan, idari yargı yetkisi, idari eylem ya da işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, tespit niteliğinde kararlar verilemeyeceğinden, Nâzım Hikmet Ran’ın Türk vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının geçersizliğinin ve uygulanamayacağının tespiti istemine yönelik hüküm kurulmasına olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 25.3.2008 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU

Dava, şair Nâzım Hikmet Ran’ın T.C.vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin 25.7.1951 tarih ve 3/13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının geçersiz kaldığı ve uygulanamayacağı hususunun tespiti ile nüfus kaydında 8.3.2002 tarihli VGF 90 no’lu form düzenleterek ve düzenleyerek vatandaşlıktan ıskat’ın nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

1312 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun vatandaşlıktan ıskat sebeplerinin düzenlendiği 10. maddesinde, “Ecnebi bir Devletin askerlikten gayri bir hizmetini deruhte etmiş olanlardan kabul ettiği hizmetin tâyin olunacak müddet zarfında terki için Türkiye’de bulundukları mahal hükümetleri ve ecnebi memleketinde Türk elçilik veya şehbenderhaneleri vasıtasıyle verilecek emre imtisal etmiyen veya Türkiye ile muharip olan bir Devletin hizmetinde bilâ mezuniyet devam eden Türkler Vatandaşlıktan iskat olunabilirler.

Türkiye’nin seferberlik ilân ettiği zamanda mecburi askerlik hizmetlerini ifa için vesaiti lâzime ile vâki olacak resmi davete bilâ mazeret icabet eylemeyenlerden ve mürettep kıtalarına şevkleri esnasında veya bir kıtaya iltihaktan sonra firarla kanuni mehil zarfında avdet etmiyenlerden memaliki ecnebiyeye kaçtıkları anlaşılıp da hilafını ispat edemeyen ve mezuniyet ve tebdili hava veya memuriyet suretiyle Türkiye haricine azimet ettikleri halde müddet hitamında bilâ mazeret avdet etmiyerek firari hükmünde kalan rütbei askeriye ashabiyle mensubin ve mükellefin-i askeriyeyi veyahut ecnebi bir memlekette mukim oldukları halde beş seneden fazla bir müddet Türk şehbenderhanelerinde kendilerini tescil ettirmemiş olan Türkleri hükümet isterse vatandaşlıktan ıskat eder.” hükmüne yer verilmiştir.

15.8.1951 tarih ve 7885 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.7.1951 tarih ve 13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında, pasaportsuz olarak İstanbul’dan Romanya’ya kaçan ve oradan da Moskova’ya giderek hava alanında memleketi aleyhinde beyanatta bulunduğu ve mütaakiben radyo yayınlarında Türkiye’nin Hükümet şekli ve Hükümeti idare edenler aleyhinde geniş propaganda kampanyasına girişerek komünizmi yaymak maksadını güden neşriyatiyle Sovyet Hükümetinin verdiği hizmeti ifa etmekte olan mâruf komünist Nâzım Hikmet Ran’ın kendisine bu hizmeti terketmesi hususunda yapılacak tebligatın da bir fayda vermiyeceği mülahaza edildiğinden Türk vatandaşlığından çıkarılması; İçişleri Bakanlığının 25.7.1951 tarihli ve 40945 sayılı yazısı üzerine , 1312 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulunca 25.7.1951 tarihinde karar verilmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 39. maddesinde, mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamayacağı, Nüfus Kanununun 11. maddesinde de, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemeyeceği ve kayıtların anlamı ve taşıdığı bilgileri değiştirecek ilave ve şerhler yapılamayacağı ancak olayların aile kütüklerine işlenmesi sırasında nüfus memurlarının yaptıkları maddi hataların, dayanağı belgelere uygun olarak düzeltileceği ve baş memurla nüfus memuru tarafından onama şerhi verilerek imzalanacağı hükme bağlanmıştır.

Dava dosyasının İncelenmesinden, şair Nâzım Hikmet Ran’ın 1312 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunun 25.7.1951 tarih ve 3/13401 sayılı kararı ile Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verildiği, bu kararın nüfus kaydına işlenmediği, Mernis projesi kapsamında TC Kimlik numarası verilmesi sırasında açık kayıtlara da kimlik numarası verilmesi nedeniyle birden fazla tesis edilen kayıtlara verilen kimlik numaralarının teke indirilmesi için kayıtların düzeltilmesi istemi üzerine Nâzım Hikmet Ran’ın vatandaşlıktan çıkarılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının Mehmet Nâzım Ran’a ait nüfus kaydına işlenmesi nedeniyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosyadaki mevcut belgelerden, nüfus kaydına tescil edilen Bakanlar Kurulu kararının Kadıköy, Kızıltoprak, Tuğlacı Mahallesi, Çıkmaz Hamdi Bey Sokak, Hane Bila, Cilt 20 ve Sahife 38 kayıtlı Hikmet ve Ayşe Celile’den 2/K.Sani/1317 Selanik doğumlu şair “Nâzım Hikmet Ran”ın Türk vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin olmasına karşın, anılan kararın tescil edildiği nüfus kaydında yer alan ismin “Mehmet Nazım” soyadın ise “Ran” olduğu açıkça görülmektedir. Şairler ve yazarların nüfusa kayıtlı oldukları adlan dışında kullandıkları adları, mahlasları olabilmekte ve edebiyat dünyasında bu adlarıyla tanınmakta iseler de, resmi kurumlarda bu adlarıyla işlem yapılmasına olanak bulunmamaktadır.

Noterde, tapuda, nüfus idaresinde Halikarnas Balıkçısı, Orhan Kemal, Kemal Tahir adına değil ancak Cevat Şakir Kabaağaçlı, Mehmet Raşit Öğütçü, Tahir Kemal Bozoğlu adına İşlem yapılması halinde hukuki bir sonuç doğurabilir. Olayımızda da nüfus kaydında yer alan “Mehmet Nâzım Ran” için verilmiş olan bir vatandaşlıktan çıkartma kararının bu kişiye ait nüfus kaydına işlenmesi mümkün olup, yukarıda yer verilen hükümler uyarınca kayıtların anlamı ve taşıdığı bilgileri değiştirecek ilave ve şerhler yapılamayacağından, şair Nâzım Hikmet Ran’a ilişkin Türk vatandaşlığından çıkarılma kararının hukuki bîr sonuç doğurması ve Mehmet Nazım Ran’ın nüfus hanesine işlenmesi olanağı bulunmamaktadır.

Bu nedenle, 25.7.1951 tarih ve 3/13401 sayılı Bakanlar Kurulu kararının, 8.3.2002 tarih ve VGF 90 nolu form düzenleterek ve düzenleyerek nüfus kaydına tesciline ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, iptali gerektiği oyu ile çoğunluk kararına karşıyım.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mission News Theme by Compete Themes.