İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ELBİRLİĞİNDE İŞTİRAKÇİ MALİKLER ARASINDA YAPILAN SATIŞ VAADİNİN GEÇERLİLİĞİ

YARGITAY 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO: 2015/4430
KARAR NO: 2015/6045

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.07.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 24.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 02.06.2015 günü için yapılan tebligat üzerine gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacılar, murisleri Arif ile davalıların murisleri Ayşe ve Bedriye arasında 21.10.1977 günü Aydın 1. Noterliğinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi uyarınca, Ayşe ve Bedriye’ye babaları İbrahim’den initkal eden 271 sayılı parseldeki paylarının satışını vaat ettiklerini, edimini yerine getirdiği halde zilyetliğindeki taşınmazın tapu kaydının devredilmediğini belirterek taşınmazdaki payın adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar Hayrettin ve Alaattin, murisleri Bedriye ile düzenlenen satış vaadinin muvazaalı olduğunu, sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığını, taşınmazın kullanılmadığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın reddini savunmuşlar; diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olup alacağın muaccel hale gelmemesi ve sözleşmenin infaz kabiliyeti taşımadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile TMK’nın 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde TMK’nın 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez.
Somut uyuşmazlıkta, davacılar murisleri Arif ile davalıların murisi Bedriye ve Ayşe arasında Aydın 1. Noterliğinde 21.10.1977 günü düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayanarak sözleşme uyarınca murisleri İbrahim’den intikal eden 271 parsel sayılı taşınmazdaki 3/20’şer paylarının satışını vaat etmişlerdir. Veraset ilamlarında davacılar ve davalıların 271 sayılı parselin intikalden önceki maliki İbrahim’in çocukları Bedriye, Ayşe ve Arif’in mirasçıları oldukları görülmektedir. Dosya içeresindeki tapu kayıtlarından, sözleşmeye konu 271 sayılı parselin 2006 yılında ifrazıyla 922 ve 923 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, davacılar ve davalılar ile dava dışı kişiler adına elbirliği mülkiyet halinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. TMK’nın 702. maddesi uyarınca, elbirliği ortaklığında amaç, bir paydaşın tasarrufu ile diğer paydaşların zarar görmemesi, bir başka anlatımla diğer paydaşların dışa karşı koruması olup, bunun sonucu üçüncü kişilerce yapılacak her türlü tasarruf tüm paydaşların oluru ile mümkündür.
Somut olayda, satış vaadi elbirliği malikleri arasında yapılmış olup dava konusu payların yine elbirliği maliki olan davacıya geçmesi halinde diğer ortaklar bir zarar görmeyecektir. Bu nedenle iştirakçi malikler arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davacıların dayandığı satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.06.2015 Kararara.Com

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mission News Theme by Compete Themes.