İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İSPAT YÜKÜ KÖTÜNİYETLİ CİRANTA MENFİ TESPİT DAVASI

13. Hukuk Dairesi 2011/6151 E., 2012/860 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı asıl davada, davalı B…

… Ltd. Şti.’nin sahibi olduğu 57 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını ve davalı şirket yetkilisi diğer davalı Rüçhan’a 360.000 TL ve 280.000 TL bedelli iki adet senet verdiğini, daire içinde bulunan kiracının ödemesi gereken 120.000 dolar yıllık kira bedelinin kendisinin alacağının kararlaştırıldığını, ancak kiracının yıllık kira bedelini davalılara ödediğini bildirmesi üzerine 120.000 dolar karşılığı 200.000 TL’nin 31.03.2009 tarihli ve 280.000 TL bedelli senetten mahsubu için yazılı belge düzenlediklerini ve 31.03.2009 tarihli senedin bakiyesi olan 80.000 TL’yi ödediğini ileri sürerek 31.03.2009 tarihli senetten dolayı 200.000 TL borçlu bulunmadığının tespitini istemiş, birleşen davada ise, 31.03.2009 tarihli senedin davalı Rüçhan tarafından vadesinden sonra ve ancak daha önceki bir tarih atılarak davalı Erol’a ciro edilmiş gibi gösterildiğini, oysa ki cironun, vadesinden sonra yapılmasına rağmen kötüniyetli olarak önceki bir tarih olan 06.02.2009 tarihinin yazıldığını, bu senede dayalı olarak aleyhine icra takibi yapıldığını ileri sürerek icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

Davalı şirket davaya cevap vermemiş, diğer davalı Rüçhan ise davanın reddini savunmuş, birleşen dosyanın davalısı Erol ise iyiniyetli 3. şahıs olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 31.03.2009 vadeli 280.000 TL bedelli bononun 200.000 TL’nin taşınmazın önceki kira dönemine ilişkin kira borç nedeniyle mahsup edildiği, 80.000 TL’lik kısmının ise 31.03.2009 tarihinde Rüçhan’a ödendiği, 31.03.2009 tarihinde bononun Rüçhan’ın elinde olmasına rağmen, kötüniyetli olarak vadeden önceki tarih olan 06.02.2009 tarihi yazılarak diğer davalı Erol’a ciro edilmiş gibi gösterildiği, vadeden sonra yapılan cironun alacağın temliki niteliğinde olduğu ve davalı Erol’un bu nedenle iyiniyet iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile, davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm birleşen dosya davalısı Erol tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının, davalı B…

… Ltd. Şti.’nin malik olduğu 57 numaralı bağımsız bölümü 30.01.2009 tarihinde dava dışı eşiyle birlikte satın aldığı, satış bedelinin bakiyesi için de davalı şirket yetkilisi olan davalı Rüçhan’ın alacaklı olduğu 28.02.2009 vadeli 360.000 TL bedelli ve 31.03.2009 vadeli 280.000 TL bedelli bonolar verdiği, davacı ile davalı Rüçhan arasında düzenlenmesi 30.01.2009 tarihli belge ile de, daire içinde bulunan kiracının ödemesi gereken 1 yıllık kira bedeli olan 120.000 TL’nin tahsil yetkisinin davacı ve eşine bırakıldığı, davacının kiracı aleyhine yaptığı icra takibine kiracının kira parasını ödediğine dair itiraz üzerine Rüçhan tarafından 04.03.2009 tarihli para teslim tesellüm makbuzu düzenlenerek davacının 200.000 TL’lik ödemesinin 31.03.2009 tarihli senet ödemesinde ileri sürüleceğinin kabul edildiği ve davacının akabinde 31.03.2009 tarihinde 31.03.2009 vadeli senedin bakiye kalan kısmı olan 80.000 TL’yi ödediği, davacının böylece her iki senet bedelini ödemiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı Erol ise 18.09.2009 tarihinde başlattığı icra takibi ile kendisine 06.02.2009 tarihinde ciro edilen 31.03.2009 vadeli senede dayalı olarak icra takibinde bulunmuştur.

Davacı birleşen davada 31.03.2009 tarihinde, 31.03.2009 vadeli senedin bakiyesi olan 80.000 TL’nin ve dolayısıyla tüm senet bedelini davalı Rüçhan’a ödemesinden sonra davalı Rüçhan ve Erol’un el ve fikir birliği yaptıklarını ve vadeden önceki 06.02.2009 tarihinde ciro yapılmış gibi gösterdiklerini ileri sürmekle, davalı Erol ise senedi diğer davalı Rüçhan’dan 06.02.2009 tarihinde ciro yoluyla devraldığını, iyiniyetli olduğunu savunmuştur. Mahkemece de 31.03.2009 tarihinde 80.000 TL’nin Rüçhan’a ödendiği ve bu tarihte senedin davalı Rüçhan elinde olduğu, vadeden sonra kötüniyetli olarak geriye doğru 06.02.2009 tarihi yazılarak Erol’a ciro edilmiş gibi gösterildiği gerekçesiyle davalı Erol hakkındaki dava da kabul edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, senedin vadesinden sonra ve kötüniyetli olarak geriye doğru bir tarih yazılmak suretiyle davalı Erol’a ciro edilmiş gibi gösterildiğini ispat yükü davacıdadır. Davalılar ise savunmalarında bu hususu kabul etmemektedirler. Davacının 80.000 TL’lik ödeme yaptığı senet üzerinde işlenmemiştir. Öncesinde 200.000 TL’si kiracının kira borcu nedeniyle mahsup edilen 31.03.2009 vadeli senedin bakiye borç olan 80.000 TL’nin ödenmesi zamanında davacıya iade edilmesi veya en azından 80.000 TL ödendiğini senet üzerine yazılması taraflardan beklenen hayatın olağan akışına uygun bir durumdur. 80.000 TL tahsil edildiğine ilişkin olan ve Rüçhan tarafından imzalanan 31.03.2009 tarihli makbuzdan senedin davacıya neden iade edilmediğine dair bir ibare de bulunmamaktadır. Bu itibarla, 80.000 TL’nin davalı Rüçhan’a ödediği tarihte senedin davacıya verilmemiş olması ve en azından bu hususun senet üzerinde yazılmamış olması, davalı Erol’un iyiniyet savunmasını kanıtlar bir husustur. Öte yandan bu husus tanık beyanlarıyla ispat edilebilecek bir husus da değildir. Davalı Erol’un vadesinden sonra ve fakat geriye doğru 06.02.2009 tarihi yazılarak senedi diğer davalı Rüçhan’dan devir aldığı hususunun ispatlandığı kabul edilemez. Davacının 31.03.2009 tarihinde bakiye 80.000 TL’nin ödemesi de bunun delili sayılamaz. Öte yandan, davalı Erol’un davacı ve diğer davalılar hakkında önceden var olan hukuki ilişkiyi ve bu bağlamda senedin ödendiğini bildiği de ispat edilmemiştir. Hal böyle olunca davacının, davalı Erol hakkındaki iddiasını ispat edemediği kabul edilmelidir. Ne var ki davacının bu iddiasını ispat zımnında davalıya yemin yöneltme hakkı olduğu kabul edilerek, davacının yemin deliline de dayanmış olması halinde davalıya yemin yöneltme hakkı olduğu davacıya hatırlatılarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemece değinilen bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davalı Erol yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mission News Theme by Compete Themes.